29 Temmuz 2018 Pazar

THE DARK

Eve aldığımız televizyon sayesinde 1 aylık bedava Netflix’imiz oldu. Yine televizyonda izleyecek bir şey bulamadığım bir akşam dedim madem bedava bir göz atayım şuna. Diziler ve programlar kategorisine geldiğimde ilk dikkatimi çeken The Dark’ın konusu oldu. Yarım saatlik bir göz atma kaybından sonra yine başladığım yere geri döndüm ve bastım oynat tuşuna. İyi ki de basmışım, pişman değilim.




Dizinin orijinal dili Almanca. Uluslararası bir dizi olmasından kaynaklı pek tabii ki dilini İngilizce yapabilirlerdi ancak dizi Almanya’da geçtiğinden ve Alman yapımı olduğundan kendi dilinde çekilmiş olması bana daha inandırıcı ve samimi geldi. Dizi, Netflix’in Almanca çekilen ilk orijinal serisi olma özelliğini taşıyor. Bu durum altyazılı dizi ve film izlemeye alışkın olmayan Amerikalı seyircileri biraz germiş olabilir ki bence sorun yok, biraz da onlar gerilsin. Ayrıca internetteki yorumlara baktığınızda siz de fark edeceksiniz ki, diziyi doğrudan İngilizce dublajıyla izlemeye başlayan pek çok kişi, dublajdan memnun kalmayıp orijinal dile geçmiş. 


Eleştirmenlerden çok da kötü yorumlar almayan Dark’ın yaratıcı koltuğunda Baran bo Odar ve Jantje Friese oturuyor. Bu ikiliyi daha önceden, Who Am I (Ben Kimim?) adlı korku filmde görmüştüm. Tıpkı o yapımda olduğu gibi, Dark’ın yönetmeni de Odar.


Gelelim dizinin konusuna…
Dizi Almanya’nın Winden adlı küçük bir kasabasında yaşanan olayları anlatıyor. Bu mütevazı kasaba, suç oranının çok düşük olduğu bir yer. İlk kez tuhaf olaylar vuku bulduğunda, kasabanın sakinleri ve polisler de dahil olmak üzere herhangi bir suçun olmuş olma ihtimali üzerinde durmuyor. Çünkü Winden’de asla böyle şeyler olmaz (!). 


Her şey bu küçük ve masum kasabada iki genç çocuğun tuhaf bir şekilde kaybolmasıyla başlıyor. Sonrası gizem üstüne gizem yetmez daha da gizem… Hikâyenin temelinde dört aile ve bu ailelerin üç jenerasyondaki iç içe geçmiş yaşamları yer alıyor. Garip deneylerin yapıldığı bir sahneden kafa karıştıran gizemli olaylara geçiyorsunuz. Tam bir aydınlanma gelip  “hmmm anlaaadıımm“ derken, saklanılan sırlarla dolu bir nükleer santral çıkıyor ortaya. (Kafalar karışık tabii). “Bilim insanları ne kadar ileri gidebilir?” sorusu error verdiriyor idrakınıza. Tam da bu noktada bilimin etik sınırlarına vurgu yapılıyor alt metinde. Yani demem o ki, ilerledikçe ve derinleştikçe çok farklı yerlere gidiyor Dark.




“Geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark, inatçı bir illüzyondan ibarettir…” – Albert Einstein


Dark, Albert Einstein’ın yukarıdaki sözüyle başlıyor. Bu söz dizinin bilimsel yönelimi ve konunun nasıl şekilleneceğini hakkında bir ipucu.  


Odak noktasında birden fazla oyuncu olması, ailelerin birbirleriyle olan ilişkisi, aktarım tarzı ve bilimsel yönelimi derken karmaşık ve derin bir yapımla karşılaşıyorsunuz. Renk ve ışık kullanımı, adından da anlaşılabileceği gibi gayet karanlık. Bu arada dizideki karakterlere sempati duyma arzusunda olmayın, zannımca Dark bunu istemiyor.




Daha ilk bölümden izleyiciyi içine çekebilen, sizi gizemlerle ağına düşüren ve sürekli merak etmenizi sağlayan bir işlenişi var. Diziyi bu noktada Lost’a benzetenler olmuş, ben katılmıyorum. Üç farklı zamanda (1953-1986-2019) dolanırken, dört farklı ailenin, farklı dönemlerde, farklı halleri derken karmaşık bir ağ örülüyor dizide. Buna mütevellit kendinizi sürekli teori kasarken buluyorsunuz. Dizi de çok fazla oyuncu olmasına rağmen, her oyuncu genel anlamda gayet iyi.


İzlediğiniz her yeni bölümde hikâyeye yeni bir katman daha ekleniyor. Sürükleyici bir kurgusu var ve heyecan unsuru son ana kadar devam ediyor. Sezon bittiğinde de ikinci sezonu merakla bekletmeyi başarıyor ki şahsen ben sabırsızlıkla bekliyorum. Hatta gelecek sezona dair teoriler üretmeye başladım bile…


Nükleer Santral kazası, radyoaktif sızıntı, zaman makinesi, geçitler, garip deneyler, devasa bir dejavu döngüsü… 
Demem o ki izlenmeyi hak eden iyi bir yapım Dark !
Şans verin :)


Kaliteli yapımlarla kalın…

Paylaş

Benzer Yayınlar

THE DARK
4/ 5
Oleh

Abone Olun!

Yazılarımı Beğendiniz mi? Abone Olun Yeni Yayınları Kaçırmayın.