27 Temmuz 2018 Cuma

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR (THE CATCHER IN THE RYE) - J.D.SALINGER

"Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir. Ama öylesi pek bulunmuyor."




Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar romanı, tutunamama durumunun çelişkisini en erken yaşlarda yaşayan bir bireyin, geçirdiği psikolojik ve sosyolojik travmaları anlatır. Varoluşunu anlamlandırma döneminde sosyal hayat dışına itilmesi, sırf kabul görülebilmek adına toplumun yarattığı normları yok sayması ve o dünyanın bir bireyi olmayı seçmediği için romandaki kişilere göre sorunlu, bana göre kesinlikle bir kahramandır.


Holden’ı var olma çabasına sürükleyen etkenlerden ilki ailesi ile yaşadığı çıkmazlara karşı gelişen kişilik duygusudur. Okul eğitimi ile birlikte gireceği çatışmanın temelinde, onun diğer öğrencilerden farklı olarak sorgulayıcı bir yapıda olması yatar. 15 yaşında çocuk ve aynı zamanda genç bir birey olma sürecindeki karakterin, duygusal ve kırılgan yapısı ortaya çıkmaya başlar. Kadınlara karşı merakı ve ilgisi, anne sevgisi eksikliğinden doğar. Edebiyata duyduğu sevgiyse onu yaşıtlarından ayıran bir özelliktir. Holden gibi, umursamaz, kimi zaman isyankâr ve çoğu zamansa duyguları ile yaşayan bir kişinin tüm davranışları aslında  neden-sonuç ilişkisine dayandığı için çok gerçekçidir. Yaşamı ve gerçeği sorgulaması onu önce anne ve babasından sonra yaşıtlarından daha sonra ise tüm çevresinden soyutlamaya başlamıştır. Ahlaksal ve sanatsal değerler üzerine yapılan konuşmalardaki samimiyetsizlik karşısında sözünü sakınmaması sonucunda çevresi tarafından kabul görmez ve ötekileştirilir. Gündelik dili konuşurken argo kullanımına yönelmesi bir anlamda bastırılmış bir kuşağın, onun kişiliğinde yankılanmasıdır. Düzene göre davranması beklenen Holden’ın bu düzene karşı davranışları tam olarak aksi yöndedir. Bu O’nun bireysel varoluş şeklidir.


Tüm insanların günlük yaşamında iç sesleri ile konuştukları birbirinden farklıdır; ancak çoğunluk bundan rahatsız olmaz ve bunu yaşamın bir parçası olarak görür. Holden ise, kendi iç sesi ile olan çatışmasını son noktasına kadar devam ettirir.




O kesinlikle sıradan değildir. Takındığı tavırdan davranışlarına, giysilerinden içtiği sigaraya ve okuduğu kitaplardan yorumlamalarına kadar eşsiz ve özgündür.


Holden’ın psikiyatri kliniğinde son bulan öyküsü üzerinden anlattığı tüm olayların hangi nedenlerle ortaya çıktığı ve bunun nasıl bir kişiliğin sonucu oldukları, ayrıntıları ile doğrulanmaktadır. Çevresinden uzaklaşması yalnızlaşmasını, sorgulamaları ise arayışını ortaya çıkarmıştır. Holden’ın tüm davranışlarının nedenselliği kişiliğini oluşturan özgürlük ve gerçeği bulma arzusudur. Ailesinin onu gerçekten sevmesi, okulda gerçek anlamda bir eğitim verilmesi isteği, ikili ilişkilerde sahte oyunların yerine gerçek duyguların var olması isteği ve son olarak tüm çıkmazlarından sıyrılabilecek bir yaşam kurmasına izin verilmesi isteği, hep bu arzunun belirtileridir. Ve bu motivasyon duygusu ile sonu kötü biten yollardan düzlüğe çıkabilme umudu taşımaktadır…  


Kesinlikle ama kesinlikle okunması gereken nefis bir kitap. Özellikle  Bukowski severler için biçilmiş kaftan.


NOT:

Uzak olun herkesi herkes yapan her şeyden,
Ve zor olsa da kendiniz kalın… 


Paylaş

Benzer Yayınlar

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR (THE CATCHER IN THE RYE) - J.D.SALINGER
4/ 5
Oleh

Abone Olun!

Yazılarımı Beğendiniz mi? Abone Olun Yeni Yayınları Kaçırmayın.